EMEP: Deprem bölgesindeki işçilere ücretli izin sayılmalı
Merkez üssü Maraş olan ve 11 ili yerle bir eden depremin ardından İşçi Partisi Merkez Yürütme Kurulu (EMEP) sarsıldı. 2 gün süren toplantıda ekonomik ve siyasi gelişmeler masaya yatırıldı. EMEP yaptığı açıklamada, ekonomik göstergelerin seçimlerden hemen sonra böyle bir akıbetle karşılaşılacağının sinyallerini verdiğini belirtti.
EMEP yaptığı açıklamada, “Deprem bölgesindeki işçilere ücretli izinde değerlendirilmesi” çağrısında bulunarak, “İşten çıkarmalar yasaklanmalı, deprem bölgesindeki işçi ve işçiler yaraları iyileşene kadar ücretli izinli sayılmalı” denildi. .”
“Yaralarımızı birlikte saracağız, karanlığı birlikte yeneceğiz” başlıklı MYK’nın tam sonuçları şöyle:
“1- Tüm bilimsel uyarılara ve meslek kuruluşlarının tüm davetlerine rağmen, hükümet ve devlet yöneticileri beyin sarsıntısı tehlikesine karşı gerekli önlemleri almamıştır. Sonuç halk için tam bir yıkım olmuştur. Beyin sarsıntısı katliamının üzeri örtülemez. “Yüzyılın Felaketi” olarak nitelendirilen tek adam yönetiminin sarsıntı vergileri dahil tüm kaynakları sermayenin çıkarları için harcamasıdır. Halkı yok sayan imar politikalarındaki ısrarıdır. Cehennemin sebebi Yaşadığımız, söylendiği gibi bir “kader planı” değil, doyumsuz bir kâr ve rant hırsıdır.Son deprem gerçeği gösterdi ki, depremle birlikte halkın üzerine çöken kapitalist talan sistemidir. Halkımız tek adam yönetiminden ve sermaye sisteminden kurtulmadıkça çile bitmeyecek Görünen bu toplu katliamın sorumlusu olan şirket sahipleri ve müteahhitleri. çok açık, adalete teslim edilmeli. Siyasi sorumluluğu olan hükümet temsilcileri, bakanlar ve bürokratlar hesap vermeli ve sorumlu tutulmalıdır. olması gerekiyor.
2- Arama kurtarma çalışmalarından depremzedelere kadar tek adam yönetimi ve devlet başarısız oldu. Gerekli iş makineleri, arama kurtarma ekipleri ve yardıma ulaşılamadığı için her biri mezarlığa dönen enkazda onbinlerce insanımız hayatını kaybetti. Yüzbinlerce insanımız yaralandı. Büyük iç göç başladı. Emlak piyasası elinde konut ve kira fiyatları fırladı. Şimdiye kadar tek bir yetkili istifa etmedi! Buna rağmen halk yaralarını sarmaya çalıştı, bölgeye bir gönüllü ordusu akın etti, yurt içinden ve yurt dışından seferberlik bir yardım seferberliği başlatıldı. EMEP ve Emek Gençliği, depremin vurduğu tüm illerde halkın yardımına koştu. Partimiz, başta personel sınıfı ve işçiler olmak üzere tüm halkımızı ve diğer ülkelerin kardeş halklarını bu şanlı dayanışmayı sürdürmeye çağırmaktadır. Dayanışmaya davetimiz, depremde ağır yaralanan Suriye’nin komşu halklarınadır.
3- Sallanan şehirlerde olağanüstü hal ilanı kabul edilemez. OHAL gerçeklerin üzerini örtmek, ifade, basın ve ifade özgürlüğünü askıya almak, inşaat tekelleri ve katliamın sorumlularıyla el sıkışmak demektir. Bölge halkının beklentisi olağanüstü hal değil, yardım ve dayanışmanın gelmesidir. OHAL, kayyum gibi adımlar, gönüllüler üzerindeki baskı ve gözaltılar dayanışmayı zedeliyor, kayıpları artırıyor. OHAL ve kayyum uygulamalarına bir an önce son verilmelidir.
4- AKP iktidarı 10 ilde ilan ettiği olağanüstü hal ile sadece deprem bölgesini değil tüm ülkeyi baskı altına almaya çalışıyor. Çünkü ekonomi politikalarından pandemilere, orman yangınlarından beyin sarsıntılarına ve iş cinayetlerine kadar ‘Millet İttifakı’ her zaman halkın desteğini kaybediyor. Seçimlerin ertelenmesine ilişkin tartışmaların 14 Mayıs’ta duyurulmasının nedeni bu. Anayasaya göre savaş hali dışında seçimlerin ertelenmesi mümkün değil. Bu nedenle seçimler için son tarih 18 Haziran. Personel ve işçiler, hükümetin zaman kazandıran eylemlerine asla prim vermemelidir. Depremin hesabının sorulacağı günlerdeyiz. Kadro, emekçi siyasetin öznesi olup bu çürümüş gücü göndermeli.
5- ‘Milli Birlik’ telaffuzuyla ortak bir TV yayınından başlatılan para yardımı kampanyası, şirketler ve tekeller için gösteri ve reklama dönüştü. Erdoğan’ın ‘tüccar politikası’ ve burjuva ahlakı aynen böyle. Öte yandan fabrikalardaki işyerlerindeki personelden toplanan paralar da şirketler adına bağışlanıyor. Akşam bağış yapan şirketler sabah uyandığında vergi avantajı elde ediyor. Kamu bankaları kervana katılarak insanların paralarını bağış olarak gösterebilir! TV programından da görülebileceği gibi; tekeller ve varlıklı sınıflar, sarsıntının yükünü devletin yardımıyla halka geri yüklemeye çalışıyor. Bu rezalet kabul edilemez.
6- Birçok fabrikada işverenler ek fiyat artışı talebini deprem gerekçesiyle erteliyor. İşçi sınıfı bu uygulamaların üstesinden ancak birlikte hareket ederek ve emek vererek gelebilir. Ayrıca deprem bölgesinde bulunan fabrika ve işyerlerinde çalışanların maaşlarında kesinti yapılmamalı, ‘kısa çalışma ödeneği’ vb. Bu uygulamalarla birlikte ödeme yükü yine personelin omuzlarına yüklenmemelidir. Kaynak, işsizlik fonu tarafından değil, işverenler tarafından karşılanmalıdır. İşten çıkarmalar yasaklanmalı ve sarsıntı bölgesindeki personel ve işçiler yaraları iyileşene kadar ücretli izin olarak kabul edilmelidir.
7- Başta Hatay, Adıyaman ve Maraş olmak üzere yıkılan şehirlerin yeniden inşası bir kez daha kâr ve rant siyasetine bırakılamaz. Bilimi dışlayan herhangi bir kalkınma planı yeni felaketler yaratacaktır. Şehirlerin inşası konusunda o şehrin emek ve meslek örgütleri, kamu güçleri, ilim ve kültür insanlarıyla ortak çalışmalar yapılmalıdır.
8- İstanbul depremi kapıda. Bu nedenle başta yerel yönetimler, emek ve meslek kuruluşları olmak üzere tüm halkımızın deprem önlemi için girişimlerde bulunmaya başlaması gerekmektedir.
İnsanlar artık kendi komitelerini, uyum komitelerini oluşturmaya başlamalı. Partimiz bundan sonraki dönem çalışmalarında bu bahse özel önem verecektir.
9- Depremzedeler nedeniyle üniversitelerde online eğitime geçilmesi ve KYK yurtlarının boşaltılması uygulamasına derhal son verilmelidir. Çok sayıda kamu ve özel tesis ve otel bu ihtiyaç için yeterlidir. Üniversite bileşenlerinin haklı arayışlarını büyütmeli ve sonuç alana kadar devam ettirmeliyiz. Ayrıca 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri deprem bölgesindeki kadınlarla dayanışmanın artırılmasına vesile olmalıdır. “Dayanışma Yaşatıyor” sözü en çok düzene karşı yaşam mücadelesi veren kadınlar için geçerli.
Bir kez daha halkımıza sağlık diliyor, tüm ülkeye geçmiş olsun diyoruz. İşçi ve emekçileri, emek ve meslek örgütlerini, demokrasiyi ve halk güçlerini çabayı artırmaya çağırıyoruz. Yaralarımızı birlikte saracağız, sarsıntı katliamının hesabını hep birlikte tutacağız, ülkemizi bu karanlıktan her zaman birlikte kurtaracağız.” (HABER MERKEZİ)